Marka-Patent vekili bir avukatın not defterinden
JANSET HANIM, YAZILIMA PATENT ALINABİLECEĞİNİ,
MAALESEF, BİLMİYORDU.
Janset Hanımın üst düzey yöneticilerinden olduğu şirketler grubuna bağlı şirketlerden birisi de yazılım üretiyordu. Gruba bağlı diğer şirketlerde olduğu gibi, (X) yazılım şirketinde de, pozisyonu gereği, Janset Hanım, şirket içi örgütlenmeden sorumlu idi. Şirketin kurmaylarından biri idi. Grup Firmalarının marka/patent tescillerini takip eden birim de Janset Hanıma bağlıydı.
(X) Yazılım şirketi, her tür mesajların şifrelenerek gönderilmesini sağlayan bir yazılım üretiyordu. Rakipleri, elbette vardı. Hem de, kıran kırana bir rekabet ve yarışma içerisindelerdi.
Müşterileri arasında, tüm dünyada, güvenli yazışma ihtiyacı duyan şirketler, hatta polis teşkilatları, silahlı kuvvetler, istihbarat örgütleri vardı.
Karlı bir işti. Ancak; işin karlı olması, doğal olarak, birçok rakip firmayı, yazılımın kodlarını elde etmek için motive ediyordu. Yazılımın kodlarını korumak için, çok iyi önlemler almışlardı. Şirket binasının altında yer alan “server”lar çok iyi korunuyordu. İnternet üzerinden gelecek casus yazılımlar için, pek çok tedbirleri vardı.
Ama şirketin, çekirdekten yetişmiş bir işadamı, aynı zamanda eski bir yazılımcı olan patronu çok iyi biliyordu ki;
“Sanal dünyada, güvenlik yoktur.”
Sanal dünyadaki bir ürün, ancak hukuk dünyası tarafından koruma altına alınırsa, gerçek bir güvenliğe kavuşabilirlerdi. Birçok defa, yeni geliştirdikleri ürünlerine patent almak için girişimde bulunmuşlar; başarılı olamamışlardı.
Evet! Elbette yazılımın markası /markaları vardı. Sahip oldukları Markalar hukukun koruması altında idi. Ancak; marka tescili, ürünün sadece adını korumaya yarıyordu. İçeriğini değil.
Markanın korunması da önemliydi elbette, çünkü; ürünün markası, firma için yıllar alan bir pazarlama çalışması, milyonlarca liralık reklam, yıllar içinde kazanılmış kalite imajı, tüm bir ticari birikimi, firmanın arka planını/backgroundunu ifade ediyordu. Korunması firma için hayati önem taşıyordu.
Fakat şirketin varlığı, tamamen özgün, yaratıcı bir fikrin, satılabilir hale getirilmiş ürününe dayanıyordu. Mutlaka korunmalıydı.
Ama nasıl…
Yıllardır çalıştıkları Marka –Patent şirketi, yazılıma patent alınamayacağını söylüyordu.
Yazılımı korumak için önerdikleri, Yazılımın kodlarını kâğıda dökmek ve notere tescil ettirmekten ibaretti. Evet, belki bunun da bir tür koruma olduğu düşünülebilirdi. Ancak bu yöntemin pek çok handikabı vardı. Bir defa, gözleri gibi korudukları yazılım kodlarını kâğıda döküp, bir nüshasını noterin arşivinde bırakmaları gerekiyordu ki, bu olacak şey değildi.
Belki, Kodların yazılı olduğu kâğıtları Taksim meydanında dağıtmak bile daha az riskli olabilirdi. Çünkü kağıtları alanlardan birinin özellikle yurt dışında kurulu rakip firmanın elemanlarından olması çok düşük bir olasılıktı. Kodların yazılı hale getirilip bir arşive konulması; tüm rakip firmaları, reçele üşüşen sinekler gibi, arşive toplardı.
Şirket üst düzey yöneticilerinin haftalık toplantısında, yönetim kurulu başkanı, yine bu konuya değindi.
“En basit bir ürünün üzerinde yapılan küçücük ve önemsiz bir yenilik için patent alınıp, bu fikir koruma altına alınırken, bizim ürettiğimiz yazılımın, hukuk tarafından tamamen korunmasız bırakılması akıl alacak şey değil.”
“bunu kabul edemiyorum.” “bu çağda, milyonlarca dolar değerindeki bir fikrin, bir ürünün hukukça korunmamasının hiçbir gerekçesi olamaz, olmamalı”
Tamamen haklıydı. Toplantı masasında, birkaç kişi ilerisinde oturan Janset Hanıma döndü.
“Janset Hanım, sizden bir kez daha bu konuyu ele almanızı istiyorum. Umarım olumlu sonuç alırsınız.” dedi. Janset Hanım “peki efendim, elimden geleni yapacağım” diye cevapladı.
Bu talep, başkanın, ilk defa istediği bir şey değildi. Neredeyse, her 2 ayda bir aynı konu açılıyor. Başkan, Janset Hanımı görevlendiriyordu. Janset Hanım da, çalıştıkları marka patent şirketinin görüşünü tekrar alıp, rapor haline getiriyor. Başkana sunuyordu.
Tabii her seferinde, çalıştıkları marka patent şirketinin görüşlerini teyit eden, yani yazılıma patent alınamayacağına ilişkin bir uzman görüşünü, bir üniversite öğretim üyesinden de alıp, raporunu güçlendiriyordu. Böylece rapor, dolu dolu, üzerinde çalışıldığı belli bir rapor haline geliyordu. İşin aslı, bu raporlar birer formalite haline gelmişti.
Janset Hanım, kariyerini çok önemseyen bir kadındı. Çalıştığı şirketlerde hep başarı odaklı olmuştu. İş çevrelerinde, çok iyi bir imaja sahipti. Oldukça iyi bir geliri vardı. Mesela, saygın bir mesleği olan kocasının gelirinin, neredeyse dört katından fazla kazanıyordu. Sosyal ilişkileri çok iyiydi. “İşin insanlar tarafından yapıldığını” çok iyi biliyordu.
Janset hanım, toplantıdan sonra, hemen raporunu hazırlamaya girişti. Uzun zamandır çalıştıkları Marka-Patent ofisinden ve özel bir Üniversitenin öğretim üyesinden görüşler aldı. Görüşler yine olumsuzdu. Konuyu son bir kez internet üzerinden araştırmaya karar verdi. Birçok yorum okudu. Yorumlar olumsuzdu. Artık araştırmayı sona erdirecekti ki; Ankara merkezli bir marka-patent şirketinin makalesi gözüne ilişti. Makaleyi dikkatle okudu. Yazılıma patent alınabileceğini söylüyorlardı. Makaleyi yazan marka-patent vekili Avukat hanımla online bir görüşme ayarladı. Evet, Avukat Hanım, yazılıma lisans alabileceğini söylüyordu. Janset hanımın kafası karışmıştı. Tekrar, çalıştıkları marka-patent şirketini ve öğretim üyesini aradı.
Fakat her ikisi de hala aynı görüşte idi. Tekrar daha ayrıntılı açıklama yapma gereği duydular;
“Janset Hanımefendi,
Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) Madde 82 (PATENT). Maddesi
Patentlenebilir buluşlar ve patentlenebilirliğin istisnalarını düzenler.
- fıkrasının (c) bendi ise patentlenemeyecek ürünler arasında “bilgisayar programlarını” da sayar.
MADDE 82- (1) Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.
(2) Aşağıda belirtilenler buluş niteliğinde sayılmaz. Patent başvurusu veya patentin aşağıda belirtilen konu veya faaliyetlerle ilgili olması hâlinde, sadece bu konu veya faaliyetlerin kendisi patentlenebilirliğin dışında kalır:
- a) …….
- b) ……..
- c) Bilgisayar programları…”
Janset Hanım açık yasa hükmü karşısında ikna olur. Konu “hadi, buyurun, deneyin avukat hanım” denilecek kadar basit değildi. Yabancı birisine, yazılımın kodlarından söz etmek risklidir. Riske girmeye hiç niyeti yoktur. Ankaralı avukat hanımı bir daha aramaz ve raporunu hazırlayıp, başkana sunar.
Aylar, ayları kovaladı. Uzunca bir süre patent konusu da açılmadı. Bütün işler rutin akışında sürüp gidiyordu. Oysaki tecrübenin bize öğrettiği gibi; “sakinlik ne kadar derinse, ardından gelen fırtına o kadar büyük olur”.
Felaket birden bire gelişti. Janset Hanım, bir sabah, ofise geldiğinde, masasında, iki adet istifa yazısı buldu. Şifreleme yazılımı projelerinin, iki önemli programcısı, istifa etmişti.
Şaka gibiydi. Neden istifa etmiş olsunlar ki? ; şirkette en yüksek maaşı alan elemanlar onlardı. Sonra istifa etmekle, kıdem tazminatı ve sair alacaklarından da vazgeçmişlerdi. Neden? Herkes birbirine soruyordu. Neden istifa ettiler?
Çok geçmeden sebep anlaşıldı. Çok yüksek transfer paraları ile, rakip firmalardan birine transfer olmuşlardı. Şirket karıştı. Ortama, birdenbire, bir güvensizlik hakim oldu. Herkes birbirinden kuşkulanıyordu. Acaba işin içerisinde başkaları da var mı?
Şirketin lokomotifi olan yazılımın kodlarını da beraber götürmüş oldukları kesindi. Şirketi neler bekliyordu. Kabak, Janset Hanımın başına patlayacaktı. Nasıl oldu da, bu adamların niyetini sezememişti? Mutlaka bazı ipuçları vermişlerdi. Janset Hanım, kimseye belli etmemeye çalışsa da panik halindeydi. Nasıl fark etmedim Allahım… Nasıl? Diye içten içe kendisine kızıyordu. Yerli yersiz, masasının üstünü düzeltiyor, odasında geziniyor. Bu krizi nasıl atlatacaklarını düşünüyordu.
Kısa süre içinde, toplantı çağrısı geldi. Tüm üst düzey yöneticiler 1 saat içerisinde toplantı salonunda olmalıydı. Herkes, nefesini tutmuş, başkana bakıyordu. Fakat Hayret! Başkan çok sakin görünüyordu. Adeta, olan bitenden habersizmiş gibi, soğukkanlı, kendinden emin, masanın başında oturuyor, elindeki iki adet zarf ile iskambil kâğıdı gibi oynuyordu…
Derken, sakin bir ses tonu ile söze başladı. “Arkadaşlar!! Olanları hepiniz biliyorsunuz.” Diye devam etti. “Sizleri tedirgin görüyorum.” “Hepinizi sakin olmaya davet ediyorum.” “Evet !! bir ihanete uğradık bu doğru. Ancak bu işin güzel tarafı içimizdeki hainlerin deşifre olması.” “ya deşifre olmadan içimizde ihanete devam etselerdi? Ne yapardık.”
“Ben, şanslı olduğumuzu düşünüyorum.” Dedi.“ Diğer yandan yanlarında ne götürdükleri konusunda da hiçbir endişeniz olmasın. Size şimdi açıklamaktan mutluluk duyuyorum ki; Şifreleme programımız koruma altında”. Elinde tuttuğu büyük boy zarfları, manalı ve kırgın bir bakışla Janset Hanıma uzattı. “Janset Hanım, Lütfen zarfları açıp, içindekileri arkadaşlara gösterir misiniz?” Janset Hanım, elleri titreyerek zarfları açtı. Zarfların İçinden, üzeri özenle yazılmış ve yazının etrafı geometrik şekillerle süslenmiş kartonlar çıktı. Janset Hanım önce ne olduklarını anlamadı . Dikkatle baktığında ise kartonlardan birinin Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından düzenlenmiş Patent Belgesi ,diğer karton ise Tüm Avrupa Ülkelerinin üst patent kurumu olan ve tüm Avrupa ülkelerinde geçerli bir koruma sağlayan “EPO” dan alınmış bir patent belgesi idi.
Janset Hanım, yüzünü ateş bastığını hissetti. Dünya başına yıkıldı. Onun, alınamaz diye raporladığı belgeleri, başkan, almıştı. Nasıl? “Başkanım” diye kekeledi. Başkan, gururla gülümsedi.
“Evet Janset Hanım, doğru anladınız, yazılımımıza, ülkemizde ve tüm dünyada koruma sağlayan belgeler elinizde…” Belgeyi alan avukatımız, hem ayrılan arkadaşlarımıza hem de rakip firmaya bu sabah noter aracılığıyla ihtarları gönderdi, İhtarları alınca yüzlerini görmek isterdim. Aleyhimizde, hiçbir şey yapamazlar, siz de merak etmeyin programlarımız tamamen hukuk koruması altında…”
“Kısa zaman sonra, rakip firmanın, bize ihanet eden arkadaşların işlerine son vermelerini bekliyorum.. “ “Yani her şey kontrol altında…”“Herkes işinin başına,” “Şirketimiz, zararlı unsurlardan temizlenmiş olarak daha dinamik bir biçimde yola devam edecek” dedi ve gülümseyerek masadan kalktı. Tüm personel de, onunla birlikte, telaşla, ayağa kalktı. Biri hariç. Janset Hanım, kıpkırmızı bir suratla yerinde oturmaya devam ediyordu. Hafif başı dönüyordu. Olan bitenle ilgisi kesilmiş gibiydi. Adeta Rüya alemindeydi. Meslek hayatında hiç bu kadar kötü ve beceriksiz olduğunu hissetmemişti. Ne kadar zaman geçti bilinmez. Janset hanım kendisini biraz toparladı. Etrafına baktığında koskoca toplantı salonunda yalnız başına oturduğunu anladı. Hafifçe toparlandı. Ayağa kalktı. Düzensiz adımlarla toplantı salonundan ayrıldı. Kovulmayı hak ettiğini düşünüyordu. “Bu hatayı nasıl yaptım. Ne aptalım. “ sözlerini zihninden tekrarlayıp duruyordu. Kocasına bu durumu nasıl anlatacaktı. Kafasında bin bir düşünce ile başkanın odasına girdi. Başkan, onu oturduğu masasından, gülümseyerek karşıladı.
“Buyurun Janset Hanım” dedi. Oturması için koltuğu işaret ederek. Janset Hanım’ın soru sormasına gerek bırakmadan kendiliğinden anlatmaya başladı. “Aylar önce, sizi patent konusunda görevlendirdiğim günlerde, koridorda yürürken telefon konuşmanızı duydum. İlgimi çekti. Koridorda oturup konuşmanızı dinledim. “Besbelli ki karşınızdaki size, yazılıma patent alabileceğini söylüyor, siz, sabit fikirle ama.. ama.. deyip duruyordunuz.”
“Raporunuzda, bu görüşmeden hiç bahsetmediğinizi görünce asistanımdan konuştuğunuz kişiyi bulmasını istedim. Beni Ankara merkezli fikri haklar –danışmanlık şirketinin sahibi marka-patent vekili bir hanım ile görüştürdü.”
Janset Hanım, soğuk terler döküyordu. Suçüstü yakalanmış gibi hissediyordu.
“ Avukat hanımla çok yararlı bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisine inandım ve güvendim.”
“Yazılımımız hakkında, patent başvurusuna esas teşkil edecek bilgi ve belgeleri vermek ve yazılımımızın özelliklerini anlatmak üzere birkaç defa Ankara’ya gittim.”
“Sonuç ortada; avukat hanım haklı çıktı. Hem TÜRKPATENT hem de WIPO nezdinde patent başvurularımızı olumlu sonuçlandırdı. Belgelerimizi aldı. “
“Avukat hanım ile bundan böyle, şirketimizin danışmanlığını yürütmesi, davalarımızı takip etmesi ve hem de marka-patent işlerimizi takip etmesi için bir anlaşma yaptım. Bundan sonra hukuk işlerimizin tamamını avukat hanım yürütecek..”
“Süreçten size bilgi vermedim. Çünkü size iyi bir ders vermek istedim. Bir bürokrat gibi davrandığınız için, iyi bir dersi hakettiniz. İş dünyası, bürokratlara değil, yeniliklere açık, risk almaktan korkmayan, değişimi sadece isteyen değil, arzulayan bireylere ihtiyaç duyar Janset Hanım.”
“Bu olaydan almanız gereken ders; yeni fikirleri olan insanları, hiçbir zaman yabana atmamanız, daima dikkate almanız gerektiğidir. Umarım dersinizi almışsınızdır ve umarım yeni bir ders alma ihtiyacınız doğmaz.“
Karşısındaki güzel kadının kıpkırmızı yüzüne, endişeli korku dolu gözlerinin içine gülümseyerek baktı. İşaret parmağı ile odasını göstererek “Haydi! İşinizin başına, marş marş” Janset Hanım, birden duygulandı. Elmacık kemikleri karıncalandı, Gözleri yaşardı. Konuşamadı. Konuşsa, kendini tutamayıp ağlardı. Sadece minnet dolu gözlerle adama baktı ve kekeler gibi , “teşekkür ederim başkanım…” diyebildi. Odadan çıktı. Gözyaşları onu dinlemiyordu…
JANSET HANIM NEREDE HATA YAPTI ?
Janset Hanım, Konunun uzmanı marka- patent vekili avukatın ne dediğini anlamaya çalışmadı. Ona sahte bir güven veren geleneksel kalıpları kıramadı.
Oysa, Hukuk yaratıcı fikirler geliştiren hukukçular sayesinde, toplumsal gelişime ayak uydurabilir. Bu anlamda hukuk yasaların dogmatizmine sıkışmış gelişmeye kapalı bir disiplin değil toplumsal gelişmeye ayak uydurmak zorunda olan bir sosyal bilimdir.
Janset Hanım, Yazılıma patent alınabileceğini maalesef bilmiyordu.
PATENT NASIL BİR KORUMA SAĞLAR ?
Öncelikle; Buluş konusu ürünün, patent sahibinin izni olmaksızın üretilmesi ,taklit edilmesi, ürünün satışa çıkarılması halinde patent hakkına tecavüz sözkonusu olur. Patentinize bir tecavüz olmasını muhtemel görüyorsanız tecavüz başlamadan henüz muhtemel olan tecavüzün önlenmesini sağlayabilirsiniz.
Eğer hakkınıza tecavüz varsa derhal tecavüz fiillerinin durdurulmasını sağlayabilirsiniz. Varolan tecavüzün kaldırılması ile tecavüz nedeniyle uğradığınız maddi ve manevi zararın tecavüzcüden tazminini isteyebilirsiniz.
Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, elkonulmasını sağlayabilirsiniz.
Elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendinize mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilirsiniz. Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasını, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere, el konulan ürünler ile, cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasını isteyebilirsiniz.
Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesini isteyebilirsiniz.
Patent hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
Patent hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
Hak sahibi, patent hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Ayrıca;
Patent sahibinin uğradığı zarar; hak sahibinin fiilen uğradığı somut kayıplarını ve ilaveten yoksun kaldığı kazançlarını da kapsar.
Yoksun kalınan kazanç; Yani; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel geliri ifade eder.
Patent hakkına tecavüz edenin (tecavüzcünün) tecavüz nedeniyle elde ettiği net kazanç. Patent hakkına tecavüz edenin, bu hakkı, bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli de tecavüzcüden istenebilir.
Tüm bu yaptırımlar , (X) şirketinin yazılıma patent almasının ne kadar önemli olduğunu açıkça gösteriyor. Fikri Mülkiyet alanında farkındalığımızın gitgide arttığı inovasyon ve teknolojik atılımlarla dolu günler dilerim…
Av.Zehra GÜRBÜZ ÖNAL