Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan, İstanbul’da imzaya açılmış olması nedeniyle İstanbul Sözleşmesi adıyla anılan 2014 yılında yürürlüğe giren bir sözleşmedir. Sözleşmeyi imzalayan ülkeler arasında Türkiye, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Hırvatistan, Danimarka, Finlandiya, Estonya, Fransa, Gürcistan, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Malta, Monako, Karadağ, Hollanda, Norveç, Polonya, Romanya, Portekiz, Sırbistan, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre bulunmaktadır. Temmuz 2020 itibariyle sözleşme 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır.


İstanbul sözleşmesinin amacı kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak; kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaktır. Bu kapsamda taraf devletlerden kadınların gerek kamusal gerek özel alanda maruz kaldığı şiddeti önlemeleri; yaşama hakkını yaygınlaştırmaları; kadına şiddet ve aile içi şiddet konularıyla ilgili gerekli yasal ve diğer tedbirleri almaları beklenir.


Taraf devletler kadına şiddetin önlenmesi, kovuşturulması ve ortadan kaldırılması adına belirli politikalar izlemelidir. Bu politikalar arasında aile içi şiddeti önlemek adına finansal kaynak sağlamak; sivil toplum kuruluşlarının kurulmasını sağlamak, sivil toplum kuruluşlarını bu alanda çalışmaya teşvik etmek, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak; şiddet olaylarıyla ilgili veri toplamak ve araştırma yapmak; şiddeti önleme adına faaliyetler yapmak, farkındalığı arttırmak, bu yönde eğitimlerin arttırmak, mağdurlarla birebir temasa geçip etkin bir şekilde hizmet sağlayacak profesyonel kadroları eğitmek, önleyici müdahale ve tedavi programları oluşturmak, özel sektör ve medyanın kadın onurunu artıracak ve şiddeti önleyecek biçimde çalışmasını sağlamak; barınma yeri, telefon yardım hatları bulundurmak yer almaktadır.


Türkiye, 12 Mart 2012 tarihinde sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90.maddesi uyarınca usulüne uygun kabul edilen uluslararası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlara karşı anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamaz ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin huşularda usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş sözleşmeler ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde uluslararası sözleşme uygulanır. Uluslararası antlaşmalar Ahde vefa ilkesi gereğince tarafları bağlar. Aynı zamanda iç hukuk adına da bağlayıcı sözleşmelerdir. Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamadaki etkinliğini arttırmak adına yaptığı önemli çalışmaları bulunmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri 8 Mart 2012 yılında kabul ettiği 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’dur. Bu kanun uyarınca mağdurların yargıya, kolluk kuvvetlerine ve ihtiyaç duydukları pek çok adli ve idari birime erişimlerinde kolaylık sağlanmaya çalışılmıştır. ALO 183 hattı oluşturması, Şiddet İzleme ve Önleme Merkezleri kurması Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi kapsamında yaptığı önlem ve koruma çalışmaları arasındadır.